Çekte Ciro
ÇEKTE TEMLİK VE TAHSİL CİROSU
I.BÖLÜM
I.GİRİŞ
Çek, TTK'nın Kıymetli Evrak'a ilişkin Üçüncü Kitabının Dördüncü Faslında "Kambiyo Senetleri" başlığı altında poliçe ve bono ile birlikte düzenlenmiş bulunan kıymetli evrak vasfını haiz senetlerden biridir. Türk Hukukunda çeke ilişkin temel kaynak TTK’dır. TTK hükümlerinin çeke ilişkin tüm sorunları çözmede yetersiz kalması nedeniyle özellikle çek kullanımı hakkındaki esasları, çek hamillerinin korunmasına dair tedbirleri ve uygulanacak müeyyidelerin düzenlenmesi için hazırlanan 19.03.1985 tarih ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun 03.04.1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kanunun kendisinden beklenen faydayı sağlayamaması ve uygulamada çıkan sorunlar nedeniyle daha kapsamlı bir kanun hazırlanması ihtiyacı doğmuş ve bu kapsamda çek defterlerinin içerikleri, çekin düzenlenmesi, kullanımı, çek hamillerinin korunmaları ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hallerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemek amacıyla hazırlanan 14.12.2009 tarih ve 5941 sayılı Çek Kanunu, 20.12.2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
1.ÇEKİN TEDAVÜLE ÇIKARILMASI
1.1. Genel Olarak
Çekin tedavüle çıkarılması, çekten kaynaklanan hakkın ne zaman doğduğunun belirlenmesi açısından önem arz etmektedir. Çekin tedavüle çıkarıldığı anın belirlenmesi, özellikle lehtarın çek üzerinde hak sahibi olması, keşidecinin ölümü, iflası fiil ehliyetini kaybetmesi gibi hallerde büyük önem arz eder. Çekin tedavülü, keşidecinin çeki doldurup imzaladıktan sonra zilyetliğini başka bir kimseye intikal ettirmesiyle sağlanır. “…TTK m. 735 uyarınca kıymetli evrakın devri için öncelikle senet üzerinde zilyetliğin devri zorunludur. Senet zilyetliğinin devri ise, her şeyden önce, senette yer alan hak ve senet zilyetliğinin devrini içeren ayni bir sözleşmeyi gerektirir. Zilyetlik anlaşmasının hukuki sonuç doğurabilmesi için, senet zilyetliğinin karşı yana geçmesine bağlıdır.” Çek üzerinde lehtarın hak sahibi olabilmesi için, keşideci ve lehtar arasında zilyetlik anlaşması olması ve çekin zilyetliğinin lehtara geçirilmesi gerekmektedir. Ancak zilyetlik anlaşması olmaması halinde çeki imzalayan keşideci yarattığı bu hukuki görünüşün sonuçlarına katlanmakla yükümlü olacak ve bu nedenle çeki iyi niyetle iktisap eden sonraki kişilere karşı teslim sözleşmesinin bulunmadığı defini ileri süremeyecektir.
Bu kapsamda, örneğin keşideci, çeki tüm unsurları ile doldurup imzalamış olsa bile, çeki lehtara vermeden bankaya iade etmesi durumunda, çek üzerinde adı yazan lehtar, çekin henüz zilyetliğini iktisap etmediği için hak sahibi sıfatını kazanamadığından, keşideciye karşı temel borç ilişkisi haricinde, çek ile ilgili herhangi bir talep ileri süremeyecektir.
2.ÇEKİN DEVRİ
2.1. Genel Olarak
Ödeme aracı olarak düzenlenen çekte kabul yasağı olması nedeniyle çek muhataba kural olarak ödeme amacı ile ibraz edilecek ve karşılığı bulunması halinde muhatap tarafından ödenecektir. Bu amaçla çekin ibrazında ödeneceği kuralı benimsenmiş ve bu kurula aykırı kayıtların da yazılmamış sayılacağı kabul edilmiştir.
Çek hamilinin, bir an önce çeki muhatabına ibraz etmesi ve ödenmemesi halinde kendisine tanınan yasal müracaat haklarını kullanmayı tercih etmesi bekleneceğinden, çekin tahsil amacına yönelik olarak tahsil cirosu ile bankaya devredilmesi gündeme gelebilir. Bununla birlikte çekin ibraz süresi içinde dahi devir kabiliyeti engellenmemiş bilakis buna ilişkin özel düzenlemeler yapmıştır. Hukuk sistemimizde ileri tanzim tarihli
çek uygulamasının da çok yaygın olması nedeniyle bu tür çeklerin üzerinde yazılı tanzim tarihine kadar birçok kez el değiştirdiği görülmektedir. Ayrıca çekin bu şekilde devri yanında, miras, cebri icra, birleşme gibi irade dışı külli ya da alacağın temliki gibi cüzi halefiyet yolları ile devredilmesi söz konusu olabilir. Çek poliçe gibi kanunen emre yazılı kıymetli evraktır. Açıkça emre kaydını içermese bile kanunen emre yazılı sayılır. Ancak çeke “emre yazılı değildir” anlamında bir yazının yazılması halinde, çek nama yazılı çek olur. Ayrıca çekler, poliçe ve bonodan farklı olarak hamiline de düzenlenebilir. Böylece çekler; emre, nama ve hamiline yazılabilmekte ve devirleri farklı şekillerde olmaktadır. Ayrıca Çek Kanunu m. 2/6 hükmü ile yeni çek türleri oluşturulmuştur. Bu düzenleme ile yeni bir ayrım getirilerek, tacir çeki, tacir olmayan çeki ve hamiline düzenlenecek çek hesabı açılacağı ve bu türlere göre çek karnesi bastırılacağı belirtilmiştir. Ancak tacir çeki ve tacir olmayan çekin unsurları, devri şekli, defi düzeni, ödenmemeye ilişkin hukuki rejim, çekin karşılıksız çıkması durumunda yapılacak işlemler ve takip hukuku, çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete’de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır. Ancak tacir çeki ve tacir olmayan çekin unsurları, devri şekli, defi düzeni, ödenmemeye ilişkin hukuki rejim, çekin karşılıksız çıkması durumunda yapılacak işlemler ve takip hukuku açısından bir fark bulunmamaktadır. Fark hesap açtıran kişilerin niteliği ile çeklerin rengi ve ebatına ilişkindir.
2.2. Nama Yazılı Çekin Devri
Çek kanunen emre yazılı senetlerden olduğu için nama yazılı hale getirilmesi ancak açıkça “menfi emre” kaydı konulmakla, yani TTK m. 788/II hükmü ifadesiyle, “emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla “muayyen bir kimse lehine ödenmesi şart kılınmakla” mümkündür. Kanun koyucu menfi emre kaydı için özel bir şekil aramamış “emre yazılı değildir” ibaresine benzer bir ibareyi yeterli gördüğü için çekin nama yazılı hale getirilmesi farklı ibarelerle de sağlanabilmektedir. Nama yazılı çekin devri alacağın temliki ile mümkündür. Devir için yazılı devir beyanı ve çekin teslimi
gerekir. Bu durumda devrin gerek şekli, gerek hukuki sonuçları hakkında alacağın temlikine ilişkin hükümler uygulanır. Dolayısıyla ilke olarak devredenin, çek bedelinin karşılıksız çıkması halinde hamile karşı bir garanti sorumluluğu bulunmadığı gibi, keşideci de devredene karşı haiz olduğu tüm kişisel defilerini, devralana karşı herhangi bir sınırlama ile karşılaşmaksızın ileri sürebilecektir. Nama yazılı çekin ciro yoluyla devri mümkün değildir. Nama yazılı çek üzerine yapılan cironun hiçbir hukuki sonucu yoktur. Nama yazılı çekte keşideci, yalnızca doğrudan doğruya, münasebeti bulunan şahsa karşı kambiyo taahhüdü dolayısıyla sorumluluk üstlenir. Menfi emre kaydının mutlaka çek metninde yer alması zorunlu değildir. Dolayısıyla çek metninde keşidecinin imzasının kapsadığı herhangi bir yerde geçen ve çekin emre yazılı olmadığını gösteren ibareler de yine çekin nama yazılı hale getirmek bakımından gerekli ve yeterlidir.
2.3. Emre Yazılı Çekin Devri - Ciro
2.3.1. Genel Olarak
Açıkça emre kaydını içermese dahi belirli bir kişi lehine keşide edilen çek, çek kanunen emre yazılı kıymetli evrak olduğu için bu niteliği kendiliğinden kazanır. Emre yazılı çek için “emre yazılıdır” kaydına ihtiyaç bulunmamakla birlikte kimin lehine düzenlendiğinin belirtilmesi ve lehine düzenlenen kişinin de gerçek veya tüzel kişi olması gerekir. Buna göre lehtar olan tüzel kişinin ticaret unvanının, dernek, vakıf veya bir kamu tüzel kişisinin de adının lehtar hanesinde doğru olarak yer alması gerekir. Yer almaması durumunda, doktrinde Öztan, Reisoğlu, Pulaşlı ve Eriş ile Yargıtaya göre, çekte lehtarın bulunması, TTK m. 780 hükmünde zorunlu unsur olarak belirtilmediği için çekin geçerliliğini etkilemeyecek ve böyle bir çekin hamiline yazılı bir çek olarak kabul edilmesi gerekecektir. Emre yazılı çekler genel olarak alacağın temlikinden ziyade ciro ve teslim yoluyla devrolunur. Bu devir ciro ve teslimden ayrı olarak, miras ve cebri icra ve alacağın temliki yolu ile yapılabilir. Emre yazılı olarak düzenlenen çekin devri ve bu devrin sonuçları ciroya ilişkin hükümler çerçevesinde olur. Geçerli bir devirden söz etmek için cironun yanı sıra çekin teslimi zorunludur. Her ne kadar TTK m. 788/I’de teslimden söz edilmekte ise de maddede geçen teslim ibaresinin TTK m. 735 kapsamında zilyetliğin nakli olarak anlamak gerekir. Nitekim 6102 s.TTK’da “teslim” ibaresi yerine “zilyetliğin devri” ibaresi kullanılmıştır.
2.3.2. Cironun Hukuki Niteliği ve Şekli
Ciro emre yazılı senetten doğan hakları başkasına devretmek, rehnetmek veya senetteki alacağın tahsili amacıyla senet hamilinin yazı ile tespit ve imzası ile teyit ettiği beyandır.
Hamil ciro ile senetteki haklarını borçludan almak ve borçluya da hamilin göstereceği kişiye ödemek yetkisini vermektedir. Ciro, birisi çek kendisine ciro yoluyla devredilen kişiye çek bedelini muhataptan tahsil etmesinden, diğeri ise muhatabın, keşidecinin kural olarak kendi nezdinde bulundurduğu parasını ciro edilen kişiye ödemesinden oluşan çifte yetkilendirme işlemidir. Ciro şerhinden aksi anlaşılmadıkça ciro ve çekin teslimi ile çekten doğan tüm haklar ciro edilene geçer.
Emre yazılı çeklerin cirosu, tam ciro ve beyaz ciro şeklinde yapılabilir. Tam ciroya isme ciro da denmektedir. Bu çifte yetkilendirme şayet ciro edilen kişinin adını da içerirse tam ciro, lehine ciro edilen kişinin adını içermezse beyaz ciro olarak adlandırılır. Beyaz ciro iki şekilde yapılabilir. Ciro eden hiçbir şey yazmayarak sadece bir imza ile ciro yapabilir veya çekin beyaz ciro ile verildiğini belirten bir açıklığı içeren ciro işlemi de yapılabilir. TTK m. 789 hükmü “hamiline” yapılmış ciroyu beyaz ciro olarak kabul etmektedir.
Beyaz ciro temlik cirosu hükmündedir, ancak bu hususun aksinin yazılı delil ile ispatı mümkündür. Alacağın temlikinden farklı olarak cironun mutlaka çek üzerinde yapılması yani yazılı olması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir. Parmak izi ile veya imzanın mühürle yahut benzer bir aletle atılarak ciro yapılması mümkün değildir. Ciro şerhi uygulamada genellikle çekin arka yüzüne yazılmak suretiyle yapılır, ancak bu şart değildir. Çekin arka yüzü ya da çekte yer kalmaması halinde buna ilave edilecek bir kağıt (alonj) üzerinde de cironun yapılması mümkündür.
Çekin ön yüzüne ciro yapılması uygulamada çok rastlanmamakla birlikte, başka bir anlama gelmeyecek şekilde açık yapılması halinde geçerli kabul edilmelidir. Ancak çekin ön yüzüne sadece imza atılarak beyaz ciro yapılması mümkün değildir. Zira çekin ön yüzüne atılan salt imza, TTK m. 701 hükmü gereğince keşideci lehine verilmiş aval hükmündedir. Ancak bunun aksinin ispatı mümkün olup iddia edenin ispatını gerektirir. Cironun, isim, tarih veya bedel ihtiva etmesi gerekmemektedir. Ancak tarihin belirtilmesi ciro zincirinin daha kolay tespit edilmesi açısından faydalıdır. Ciro, çekin devrini sağlayan mücerret bir işlem olduğundan, kanun koyucu herhangi bir kayıt ve şarta tabi tutulmasına imkan vermemiş, bu tür kayıt ve şartların yazılmamış sayılacağı esasını benimsemiş buna karşılık ciroyu geçerli kabul etmiştir. Çekte hakkın devir ve dermeyanı ancak çeke zilyet bulunmakla mümkün olduğundan çekte var olan hakkın bölünerek devri ve kalanının muhafazası veya bir başkasına devri söz konusu olamayacağından, kısmi ciro batıl sayılmıştır.
2.3.3. Cironun Türleri
Çekte ciro, ya çekte olan hakkın bir başka kimseye devri ya da yazılı bedelin tahsili amacıyla bir kimseye yetki verilmesi için yapılır. İlk halde temlik, ikinci halde tahsil cirosu söz konusudur. Kanun koyucu çekte temlik ve tahsil cirolarını açıkça kabul etmekle birlikte, poliçe ve bonodan farklı olarak, rehin cirosuna izin vermemiştir. Çekte rehin cirosuna izin verilmemesinin sebebi çekin bir ödeme aracı olması, görüldüğünde ödenmesinin gerekmesi ve kısa ibraz sürelerine tabi olmasıdır.
Öte yandan her ne kadar çekin açık bir rehin cirosu ile temliki imkanının önü kapanmışsa da, bir inançlı işlem gereği temlik cirosuyla teminat amaçlı verilmesine herhangi bir engel yoktur.
2.3.4.Ciro şartları:
- Ciroyu yasaklayan kayıt düşülmemelidir. Keşidecinin emre yazılı değildir kaydı düşmesi halinde çek nama yazılı olur ve temlik yolu devreye girer.
- Ciro kayıtsız/şartsız yapılmalıdır. Kayıt veya şart düşülmüşse ciro geçerli sayılır ancak şartlar yok sayılır.
- Ciro çizilmemiş olmalıdır. Çizilmiş ciro yapılmamış sayılır. Ciro şerhinin çizilip imzanın bırakılması halinde ciro hükümsüz olmaz tam ciro beyaz ciroya dönüşür.
2.3.5.Amaç Yönünden
-Temlik Cirosu : Senetten doğan hakların devri amacıyla yapılan cirodur. Bu normal cirodur.
-Rehin cirosu : Bedeli rehindir veya teminat içindir gibi ibareler konularak yapılır.
-Tahsil cirosu : Senet bedelini tahsil etmek için yapılır. Bu ciroya “tahsil içindir, Tevkil içindir”gibi kayıtlar konur.
2.3.6.Biçim Yönünden
-Tam Ciro: Devredilen kişinin kimliği bellidir.
-Beyaz Ciro: Sadece devredenin imzası vardır, devredilen kişi belli değildir.
II.BÖLÜM
1.Temlik Cirosu
Temlik cirosu, çekte yer alan hakkın bir başka kişiye devri amacını güder. Beyaz veya tam ciro şeklinde yapılabilecek bu tür cironun geçerli olabilmesi için herhangi bir açıklamaya, cironun temlik cirosu olduğuna ilişkin bir kayda ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla herhangi bir kayıt içermeyen ciro temlik cirosu hükmündedir. Bununla birlikte, çeki bir tahsil cirosu ile devralan kişi kanun gereği yine ancak bir tahsil cirosuyla çeki devredebileceğinden onun yapmış olduğu ciro herhangi bir kaydı içermese dahi bu ciro temlik cirosu niteliği taşımaz, böyle bir cironun geçersizliğine hükmetmek yerine tahsil cirosu olarak kabul etmek gerekir. Temlik cirosunda, ciro ve teslimle çekten doğan tüm haklar kayıtsız ve şartsız ciro edilene geçer. Alacağın temlikinden farklı olarak çeki devredenin hakları ile çeki devralanın hakları farklı olabilir. Örneğin, kişisel defiler, cirantanın şahsına karşı ileri sürülebilecek, kumar irade fesadı (hata, hile, tehdit), muvazaa, hukuki ayıp, vade uzatma vs. gibi defiler iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyecektir. Bu durumda, çeki ciro ve teslim ile devralan iyiniyetli hamil, çeki devreden cirantadan daha kuvvetli ve etkili bir hakka sahip olmaktadır. Çeki ciro ve teslim ile devralan hamil, çekten doğan hakları iktisap ettiği için çekten doğan mutlak defileri de ciro edene ve çek alacaklılarına karşı ileri sürebilir.
Temlik cirosunun; temlik (TTK m. 772), teşhis (TTK m. 774) ve teminat (TTK m. 773) fonksiyonu vardır. Temlik fonksiyonu; ciro ve teslim ile çekte yer alan hak ciro edilen kişiye devredilmiş olur (TTK m. 772). Cironun yanı sıra çekin zilyetliğinin de ciro edilene geçirilmesi gerekir. Tek başına çekin ciro edilmesi, çekteki hakları devretmeyeceği gibi, ciro olmadan da çek zilyetliğinin devri çekteki hakları ciro edilene geçirmez. Teşhis fonksiyonu; düzgün bir ciro zinciri ile çeki devralan kişi, şeklen meşru hamil sıfatını kazanır. Buna göre borçlu, çeki elinde bulunduran kişinin meşru hamil sayılıp sayılmayacağını ve dolayısıyla ona ödemede bulunulup bulunulmayacağını tespit ederken, ciro zincirinin şeklen düzgün olup olmadığını incelemek zorundadır. Buna karşılık TTK m. 801 hükmü gereğince imzaların geçerliliğini ayrıca tetkikle yükümlü değildir. Bir kimse son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşılan bir çeki elinde bulundurduğu takdirde yetkili hamil sayılır (TTK m. 790). Yani TTK m. 790 hükmü gereğince birbirine bağlı cirolar hak sahipliliğine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksinin ispatı mümkündür. İspat yükü, şeklen hamil görünen kişiye ait olmayıp, ödeme yapmak durumunda olan borçludadır. Karinenin uygulanabilmesi için, çeki elinde bulunduranın olması ve hakkının birbirine bağlı cirolardan anlaşılıyor olması gerekmektedir. Hakkı birbirine bağlı ciro, öncelikle ilk cironun lehtar tarafından yapılmış olmasını gerektirir. İlk ciroda lehtar imzası yoksa ciro zinciri düzensiz demektir. Ciro zincirinde bir kopukluk olması halinde bu noktadan sonra yapılan diğer cirolar geçersiz olur. Çizilmiş cirolara hiç yazılmamış sayılır. Beyaz ciro, ciro zincirini bozmaz. Şeklen hamil görünmeyen bir kişinin yaptığı ciro geçersizdir. Yine çekin arka yüzünde bulunsa bile diğer cirolara çekte görünür şekilde bağlanmayan diğer cirolardan tamamen ayrı duran bir cironun devir fonksiyonundan söz edilemez. Cirolar arasındaki bağlılığın kontrolü sadece şeklen yapılır. Arada bir imzanın sahte olması veya yetkisiz bir kimse tarafından atılmış bulunması, ciro zincirini bozmaz. Şeklen hak sahibi görünen kişiden çeki iktisap eden kimse kötü niyetle veya ağır kusurla davranmamış olduğu takdirde, bu kazanımı korunur (TTK m. 792). Aksi durumda çeki iade etmek zorundadır.
Öte yandan, bir kimsenin düzgün bir ciro zinciri ile çeki almış olması kendisini ancak şeklen meşru hamil durumuna getirecektir. Oysaki maddi hukuk anlamında hak sahipliliği için çekin iktisabında kötüniyetinin ve ağır kusurunun bulunmaması gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 29.01.2002 tarihli kararında, “…TTK m. 704 hükmü uyarınca davacının kendisinin yetkili hamil olduğunu kanıtlaması yanında, yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurunun bulunduğunu kanıtlaması gerekip, çeki elinde bulunduran davalı yeni hamil, çeki edinme nedenini kanıtlamakla yükümlü değildir. Aksi halin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini kaldırır…” denmiştir. Cironun teşhis fonksiyonu hem çekin hamili hem de çek borçlusu lehine sonuçlar doğurur; Hamilin çekte yazılı hakkı herhangi bir şekilde ispata gerek olmaksızın başkasına devredilir. Borçlu TTK m. 710 hükmü gereğince şeklen yetkili hamile ödemede bulunmakla borcundan kurtulur. Son ciro beyaz ciro ise senedin hamili şeklen yetkili hamil sayılır, bu nedenle takip ve dava hakkına da sahiptir. Beyaz ciroyu tam ciro takip ederse, son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile almış sayılır.
Teminat fonksiyonu; ciranta, kural olarak ciro edilene ve bunu takip eden diğer cirantalara karşı çekin ödenmemesi durumunda, çekin bedelinin ödenmesinden sorumludur. Ayrıca çekin bedelinin tahsili için kendisine müracaat edilmesine katlanmakla yükümlüdür. Her ciranta keşideci gibi müracaat borçlusu olarak sorumluluk altına girer ve buna cironun teminat fonksiyonu denir. Teminat fonksiyonunda, cironun şeklinin önemi yoktur. Hem beyaz ciroda hem de tam ciroda teminat fonksiyonu vardır. Cirantanın cirosunun ve imzasının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Ayrıca hukuken hak sahibi olmayıp şeklen hak sahibi olan kimsenin cirosu da onun çekten dolayı sorumlu olması sonucunu doğurur. Bununla birlikte ciranta TTK m. 773 hükmü kapsamında ciroya ekleyeceği “işbu çek ciro ile devredilemez” veya “işbu çek emre değildir” gibi sorumsuzluk kaydı ile çekten doğan sorumluluğunu bertaraf etmesi mümkündür. Bu durumda ciranta çekin kabul edilmemesi veya ödenmemesi halinde sadece kendisi ciro ettiği kişiye karşı sorumlu olur. Bu kişiden sonra gelenlere karşı cironun teminat fonksiyonu yoktur. Ciranta yeni bir ciroyu yasaklayabilir. Ciro yasağına rağmen çeki ciro yolu ile devralan şahıslara karşı teminat fonksiyonunun doğurduğu sonuçlardan kendisini kurtarması mümkündür. Ciranta bu kayıtla, çeki devredenden sonraki cirantaların ve hamilin kendisine müracaat hakkını ortadan kaldırır. Bu durumda hamil, sorumsuzluk kaydını koyanın dışındaki kimselere müracaat edebilir. Keşideci çeki ciro edilmesini yasaklayarak lehtara vermiş ise, çek nama yazılı hale gelir ve ciro edilmesine imkan kalmaz. Bu yasağa rağmen ciro edilirse, bundan sadece alacağın temliki hükümleri doğar.
Çekin, inançlı muamele olarak ve teminat amacıyla temlik cirosu yoluyla da devri mümkündür. İnançlı muameleler, muvazaa veya gizli muameleler olmayıp hukuken geçerlidirler. Teminat amacıyla da olsa çekteki temlik cirosu tamamen geçerli ve hamil bu ciro ile tüm haklara sahip olacaktır (TTK md.602). Üçüncü kişiler, teminat amacıyla temlik cirosunun geçersizliğini ileri süremezler.
2.Tahsil Cirosu
Tahsil cirosu ile çeki devralan hamil, devredenin temsilcisi veya vekili durumundadır. Bunun sonucu olarak muhatap cirantaya karşı sahip olduğu defileri, senedi tahsil cirosu ile devralmış olan hamile karşı da kullanır. Tahsil cirosu “tahsil içindir”, “kabz içindir”, “vekaleten” ibaresi veya tahsil ya da vekalet amacını ifade eden herhangi bir kayıtla çek üzerinde belirtilir. Yargıtay bir kararında, “Çekin tahsil için verildiği hususunun TTK 600. maddesi uyarınca çekin üzerine yazılması gerekir. Aksi takdirde bu çekin temlik için verildiğinin kabulü gerekir” sonucuna varmıştır.
Tahsil cirosu iki şekilde yapılabilir. Normal olan tahsil cirosunda bu hususun çek üzerinde gösterilmesidir ve aleni tahsil cirosu olarak adlandırılır. Ayrıca temlik cirosunun amacından saptırılarak bu amaçla kullanılması da mümkündür ve gizli tahsil cirosu olarak adlandırılır. Çeki tahsil cirosu ile devralan kişi ciranta adına çekten doğan bütün hakları kullanmaya yetkili hale gelir. Tahsil cirosu ile çekin hamili durumuna gelen kişi -genellikle bir banka-çekin tahsili için muhatap bankaya ibraz, çek bedelini tahsil, kısmı ödeme halinde makbuz verme, çekin karşılıksız çıkması halinde keşideciye veya cirantalara başvurma, müracaat borçlularının iflası halinde çek meblağını iflas masasına kaydettirme, çekin ziyaı halinde iptal davası, gereğinde çeki dava yolu ile takip etme haklarına sahiptir. Davalar, çekin hamili tarafından çeki tahsil cirosu ile veren ciranta adına açılacak; bu nedenle davada taraf çekin maliki olan ciranta olacaktır. Yargıtay TTK. 730/6 sonucu çeklere de uygulanacak bir kararında, ... bedeli tahsil içindir veya sadece tevkili ifade eden bir kaydı ifade ederse hamil poliçeden -çekten- doğan bütün hakları kullanır. TTK. 600/1 maddesine göre takip alacaklısı hamil durumunda olup, senet üzerinde mülkiyet hakkı olmaksızın ciranta T.A.Ş. 'yi takip edemez ise de keşideciyi takip etmesinde Yasaya aykırılık yoktur demiştir. Çeki tahsil cirosu ile alan hamil; çek maliki adına keşideciyi takip edebildiği gibi cirantaları da takip edebilir. Her ikisi de çek' malikine karşı aynı şekilde çek borçlusu olarak sorumludurlar. Nitekim Yargıtay daha sonra verdiği bir kararda ...diğer bir anlatımla çeki tahsil cirosu ile alan hamil kendi cirantasını takip edemez ise de diğer cirantalar ile keşideci hakkında kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapılmasına engel yoktur şeklinde konuya açıklık getirmiştir.
Yargıtay kambiyo senedini tahsil cirosu ile iktisap eden hamilin icra takibi yapamayacağı görüşündedir. Pulaşlı’ya göre Yargıtay’ın bu görüşü yerinde değildir, TTK m. 776/I hükmü gereğince tahsil cirosu ile senedi iktisap eden “vekil-hamil” durumunda olduğundan çekten doğan tüm hakları kullanma yetkisine sahiptir. Hamile tanınan bu yetkinin sınırlanması yasal değildir.
Çeki tahsil cirosu ile devralan kişinin çek bedeli üzerinde tasarrufta bulunup bulunamayacağı, yani sulh, feragat ve ibraya yetkili olup olmadığı tartışmalı olmakla birlikte, doktrinde ağırlıklı görüş çeki tahsil cirosu ile devralan kişinin bu yetkisinin olmadığını belirtmektedir. Pulaşlı bizim de katıldığımız görüşünde, tahsil cirosunda cirantanın çek bedelini bizzat kendisi değil, çeki tahsil amacıyla ciro ettiği kişi vasıtasıyla tahsil etmek istemekte olduğunu, oysa ki sulh, feragat ve ibrada çek bedelinin tahsili amacının aksine, bu bedel üzerinde ancak hak sahibi olan kişinin yapabileceği bir takım hukuki tasarruflar söz konusu olduğundan vekil hamil kendisine bu konuda açıkça yetki verilmeyen hallerde sulh, feragat ve ibraya yetkili olmadığını belirtmiştir. Çeki tahsil cirosu ile devralan kişi çeki tahsil cirosu ile devredebilir, ancak temlik cirosu yapması mümkün değildir. Tahsil cirosunun, temlik cirosundan farklı olarak temlik ve teminat işlevi bulunmamakta, yalnız teşhis işlevi bulunmaktadır. Mülkiyet ciroya rağmen ciro edende kalmaktadır. Tahsil cirosu ile çeki devralan kişinin yetki ve sıfatı, cirantanın ölümü veya ehliyetini yitirmesi ile sona ermez. Ciranta ile tahsil cirosu ile çeki devralan kişi arasındaki ilişki vekalet hükümlerine tabidir. Bu nedenle tahsil cirosu ile çeki devralan kişi vekil edenin yararına ve onun iradesine uygun olarak işlem yapmakla yükümlüdür.
2.1.Tahsil cirosu ile verilen yetkinin geri alınması; Tahsil cirosu bir yetkiyi ifade ettiğinden her zaman ciranta tarafından geri alınabilir. Tahsil cirosu şerhinin çizilmesi ile bu yetki son bulur ve senet cirantaya iade edilir. Tahsil cirosu ile verilen yetki Borçlar Kanunundaki genel kuralın (BK md.35) aksine, cirantanın ölümü ile veya medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi ile sona ermez. Ancak mirasçıların veya kanuni mümessilin her an bu yetkiyi geri alması mümkündür.
2.2.Çekin bir bankaca tahsile alınması; Çekin bir bankaca tahsile alınması tahsil cirosu veya tahsil amacıyla inançlı muamele niteliğinde temlik cirosuyla olur. Çeklerin tahsile alınması genellikle, muhatap banka dışındaki diğer bankalar tarafından gerçekleştirilir. Muhatap bankanın hesabın bulunduğu şubesinin dışındaki diğer şubeleri de -özellikle provizyonsuz ödemelerde- çekin kendilerine tahsil cirosuyla veya tahsil amacıyla temlik cirosuyla ciro edilmesini tercih edeceklerdir. O takdirde çekin tahsil veya temlik cirosu ile verildiği -imzanın makbuz hükmünde olmadığı- açıkça belirtilmeli, örneğin çek muhatap bankanın diğer bir şubesi olan (B) şubesine ciro edilmişse "B şubesine ödeyiniz" şerhi altında hamil tarafından imzalanmalıdır. Çeki tahsile alan herhangi bir banka, çeki ya takas odasına ibraz edecek veya çek takasa ibraz edilemiyorsa muhatap bankanın o şehirdeki bir şubesine ibraz yahut posta ile gönderecektir. Belirtmek gerekir ki, çek hamilinin çeki muhatap bankanın bir diğer şubesine ciro etmeyi kabul etmesi -tahsil cirosu veya temlik cirosu şeklinde- halinde de çekin diğer şubeye tevdii ibraz sayılmayacak; provizyon istenmeyecek; çekin hesabın bulunduğu şubeye varmasıyla ibraz gerçekleşecek ve varsa karşılığı ödenecektir. Uygulamada, başka banka çeklerini tahsile alan bankaların, çek bedellerini Hazine Müsteşarlığı'nın açık yasaklamasına rağmen(445) iyi ilişki içinde oldukları, güvendikleri müşterilerinin hesaplarına ibrazdan önce derhal alacak geçtikleri görülmektedir. Müşteri hesabına alacak geçme, müşteriye bildirilinceye kadar bir iç işlem niteliğindedir. Banka alacağı hesaptan ikinci bir iç işlem ile çıkarabilir. Buna karşılık, bunun müşteriye bildirilmesi -örneğin müşterinin defterine işlenerek kendisine verilmesi halinde- müşterinin bankaya karşı çek bedeli kadar bir alacağı doğmaktadır. Hesaba geçen bu alacak üzerinde, hesap sahibinin alacaklıları haciz koydurabilecekleri gibi, hesap sahibi bu alacağını temlik veya üzerinde rehin de tesis edebilir.
Buna karşılık, çek karşılıksız çıkarsa, bankanın bu nedenle müşterisine karşı sebepsiz zenginleşmeye -çekin temlik cirosu ile verilmesi halinde doğrudan çeke- dayanan bir talep hakkı doğacak; banka müşterisinin kendisine karşı olan alacağı ile kendisinin müşterisine karşı olan aynı miktardaki alacağını takas edebilecek; bu şekilde çek bedeli müşteri hesabından düşülecektir.
Gizli tahsil cirosu, temlik cirosunun taraflar arasındaki güvene dayanılarak kullanılmasıdır. Bu şekilde temlik cirosu esas amacı dışında kullanılmış olmaktadır. Çek temlik cirosu ile verilmekte ancak taraflar aralarında yaptıkları bir anlaşma ile çek bedelinin devralan tarafından tahsil edilip cirantaya verileceği kararlaştırılmaktadır. Gizli tahsil cirosunda iki sorunun çıkma ihtimali vardır. İlki çek temlik cirosu ile hamile devredildiği ve çekin mülkiyeti hamilde kaldığı için, anlaşmazlık halinde ciranta bunu usulüne uygun olarak kanıtlamak zorundadır. İkincisi, çek kendisine ciro edilen kişiye çek temlik cirosu ile devredildiğinden, görünürde çekin maliki fakat iç ilişkide vekil-hamili konumundadır. Defiler bakımından borçlu, cironun gizli tahsil cirosu olduğunu ispat etmesi halinde, cirantaya karşı ileri sürebileceği kişisel defileri hamile karşı da ileri sürebilecektir.
3.Cironun Yapılabileceği Süre
Çek, lehtarın eline geçtiği andan başlayarak, kural olarak ibraz süresi içinde ciro edilebilecektir. Ancak kanun koyucu ibraz süresinin geçmesinden veya henüz bu süre sona ermeden, ödenmeme durumunun TTK m. 808 hükmü uyarınca usulüne uygun olarak tespit ettirilmesinden sonra da senedin ciro edilebileceği kuralını getirmiş, bununla birlikte kanunda vadeden sonra ciro, doktrinde ise gecikmiş ciro olarak adlandırılan bu tür cironun TTK m. 690 hükmüne paralel olarak ancak alacağın temliki hükümlerini doğurabileceği hükme bağlanmıştır (TTK m. 793). Tarihsiz bir cironun bulunması halinde ise aksi ispatlanıncaya kadar ödememe durumunun tespiti ya da ibraz müddetinin bitiminden önce yapılmış sayılacaktır (TTK m. 793). Gecikmiş ciro her ne kadar alacağın temliki hükümlerini doğuracaksa da burada keşidecinin veya çek dolayısıyla sorumluluk altına giren kişilerin, gecikmiş ciro ile birlikte her türlü şahsi defilerini hamile karşı ileri sürme hakkı kazandıkları sonucuna varılmamalıdır. Zira bu olasılıkta sadece çeki ibraz müddetinden veya ödememe durumunun tespitinden sonra ciro eden kişiye karşı haiz olduğu şahsi defiler artık alacağın temliki hükümleri kapsamında çeki iktisap eden kişilere karşı ileri sürülebilecektir. Buna karşılık daha önce ciro zincirinde yer alan kişilerden olan ilişkilerden kaynaklanan defiler ise, emre yazılı senetlerdeki olağan cironun fonksiyonları gereği salt kendi aralarında ileri sürülebilecektir. Gecikmiş ciro alacağın temliki hükmünde olduğundan bir teminat fonksiyonu bulunmamaktadır. Buna karşılık bu son zincirin başlamasından öncekiler alelade ciro olmakla, cironun tüm fonksiyonlarını yerine getirecektir. Yargıtay’da özellikle cezai sorumluluk açısından gecikmiş cironun, senet hamiline şikayet hakkı tanımayacağını tartışmasız bir biçimde kabul etmektedir.
Düzgün cirodan kasıt, ilk ciro lehtar tarafından yapıldıktan sonra, bir ciroda kendisine ciro edilen kişinin sonraki ciroda, ciro eden durumunda bulunması, bu şekilde birbirine bağlı cirolarla çekin hamile kadar gelmiş olmasıdır. Bir beyaz cirodan sonra çeki yeniden ciro eden kişinin, çeki beyaz ciro ile iktisap ettiği kabul edilir. Bu ilkeler ışığında çeki ödemek üzere muhataba ibraz eden kişinin de tam ciro şeklindeki son ciroda adı yazılı kişi olması veya çeki son olarak beyaz ciro ile iktisap etmiş olması şarttır. Ciro zincirine göre meşru hamil tespit edilirken çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir (TTK m. 790). Bir ciroyu çizmekle kendi hak sahipliliğinde herhangi bir değişikliğe neden olmayan kimse, çek üzerindeki ciroyu veya ciroları çizme konusunda yetkili sayılır. Çek hamili yaptığı ciroyu çizerek, yeni bir ciro yapabilir. İşbu cironun çizilmesi ile artık bu cirantaya başvurulamaz. Lehine ciro yapılan ve çeke hamil olmayan bu ciranta adayının çekten dolayı herhangi bir hakkı söz konusu değildir. Cironun çizilmesinden anlaşılması gereken cironun tamamının çizilmesidir. Bunun dışında bir kimsenin elinde bulundurduğu çekteki ciroların bir kısmını çizmesine imkan tanınıp çizilmeyen kısmın geçerli kabul edilmesi önü alınamaz tahrifatlara sebebiyet verecek ve böylelikle çeki geçerli bir temlik olmaksızın ele geçiren kişilerin bu şekilde işlemlerle kendilerini şeklen meşru hamil haline getirebilecekleri için kabulü mümkün değildir.
4.Hamiline Yazılı Çekin Devri
Çek, poliçe ve bonodan farklı olarak hamiline düzenlenebilir. “Belirli bir kimse lehine” veya “hamiline” veya “hamiline” sözcüğünün veya benzer bir sözcüğün kullanılmasıyla çek hamiline yazılabilir. Çekten kimin lehine keşide edildiği anlaşılamıyorsa veya boşsa çek hamilinedir. Hamiline yazılı çekler yeni Çek Kanununda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak yeni düzenlemede hamiline yazılı çek, çek türü bakımından sahip olduğu tüm özellikleri korumakta, bu hususta hiçbir değişik veya istisnai hüküm içermemektedir. Hamiline yazılı çekin Çek Kanunu açısından yeni işlevi diğer çeklerden kolayca ayırt edilebilmesini sağlamaktadır. Diğer çeklerden farklılaştırmanın amacı ise, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, kara para aklanması ve terörün finansmanının önlenmesidir. Zira hamiline yazılı çekler en kolay devredilebilen çeklerdir. Herhangi bir ciroya dahi ihtiyaç kalmaksızın çek yaprağının teslimi ile el değiştirebilmektedir. Böylece, çekin devredildiği kişilerin kimler olduğunun tespiti imkânı kalmamaktadır. Bu durum ise, vergi denetiminde güçlükler yaratmakta ve kayıt dışı işlem sürecinin izlenmesini imkânsız kılarak kayıtlı dışı ekonominin işlemesine katkı sağlamaktadır.
Hamiline yazılı çeki hem tacirler hem de tacir olmayan kişiler kullanabilir. Hamiline yazılı çek keşide edebilmenin şartı hamiline çek hesabı açtırmış olmaktır. Çek Kanunu ile, TTK’da yer alan, çekin kanunen emre yazılı olduğu yönündeki kural değiştirilmiştir. Zira yeni düzenlemeye göre çek, daha baştan kanunen “emre” veya “hamiline” yazılı olarak düzenlenmektedir. Çek Kanunun 2/VI hükmü ve Merkez Bankası’nın 2010/2 sayılı Tebliğinin 3/d/2 ve 3/d/4 hükümlerinde keşide edilebilecek çekler arasında “Tacir”, “Tacir Hamiline”, “Tacir Olmayan” ve “Tacir Olmayan Hamiline” çekler açıkça birbirinden ayrılmış ve bu çeklerin rengi ve üzerinde yer alması zorunlu ibare belirlenmiştir. Hamiline çek defteri yaprağı kullanılmadan, düzenlenen hamiline yazılı çeklerin geçerli olup olmadığı konusunda yasada açık düzenleme bulunmamakla birlikte Çek Kanunu m. 2/IX hükmü “Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez” denildiğinden matbu “hamiline” ibaresi taşımayan hamiline yazılı çekler TTK hükümlerine uyulması şartıyla geçerli sayılacaktır.
Hamiline yazılı çekin devri için, çek üzerindeki zilyetliğin devri yani çekin teslimi şarttır. Bunun dışında bir yazılı devir beyanına veya ciroya kesinlikle ihtiyaç yoktur. Yeni zilyet çekin maliki dolayısıyla çekten doğan hakları kullanmaya yetkili sayılır. Çeki devredenin çekle ilgisi kesilir. Yani çeki devredenler müracaat borçlusu olmazlar. Hamiline yazılı çekler üzerinde çoğu zaman sadece keşidecinin imzası bulunur. Hamiline yazılı bir çeki iyi niyetle iktisap eden kimsenin hakkı aynen ciro suretiyle devirde olduğu gibi korunur. Hamiline yazılı bir çekin ciro edilmesi halinde TTK m. 791 hükmü gereğince ciro hukuken dikkate alınmakta ve ciranta emre yazılı senetlerdeki kurallara göre çek bedelinden sorumlu olmaktadır. Söz konusu cironun sadece teminat fonksiyonu vardır. Ancak ciroya rağmen çek hamiline yazılı çek niteliğini korur. Hamiline yazılı çekin cirosu sadece cirantayı hamile karşı sorumlu kılar ve bir tür teminat işlevi görür.
SONUÇ
TTK'da "Kambiyo Senetleri" başlığı altında poliçe ve bono ile birlikte düzenlenmiş bulunan çek bir kıymetli evrak türüdür. Türk Hukukunda çeke ilişkin temel kaynak TTK’dır. Ayrıca çeke ilişkin düzenlemeler çeke ilişkin olarak TTK’ya göre özel kanun olan Çek Kanununda da yer almaktadır. Çek, kanunen emre yazılı kıymetli evrak olmakla birlikte, çekin nama veya hamiline yazılı olarak düzenlenmesi de mümkündür. Bu kapsamda emre, nama ve hamiline yazılı çeklerin devri farklılıklar göstermektedir. Emre yazılı çekler ciro ve teslim yoluyla, nama yazılı çekler, alacağın temliki yoluyla ve hamiline yazılı çekler ise teslim yoluyla devredilmektedir. Çekin ekonomik ve ticari hayattaki rolünü yerine getirebilmesi için öncelikle çekin tadavülünün ve devrinin doğru bir biçimde yapılması gerekmektedir. Çekler türlerine göre farklı devir şekillerine tabi olmaları nedeniyle, gerek çeki düzenleyen keşidecinin, gerek çekin lehtarının ve gerekse cirantaların kısacası çekten hukuki yararı ve ilgisi olan tüm kişilerin yapmış oldukları işlemin hukuki mahiyetini doğru tespit edebilmeleri çek türlerini ve çek türlerine göre devir şekillerini bilmeleri büyük önem arz etmektedir. 07.12.2014
Av. Zehra Akarpınar